31 Ocak 2025

bekilliHaber – Güncel ve Tarafsız Haberler

Ekonomiden teknolojiye, spordan magazine; bekilliHaber’de objektif ve güncel haberlerle aydınlanın!

Acı dinginlikle örülü bir hikâye

Álvaro Mutis'in Yağmurlarla Gelen Ilona adlı romanı, Pınar Savaş'ın çevirisiyle, Yedi Yayınları tarafından yayımlandı.

“`html

Maqroll el Gaviero: Álvaro Mutis’in Ölümsüz Kahramanı

Gabriel García Márquez, Álvaro Mutis’in pek çok eserinde karşımıza çıkan Maqroll el Gaviero için “hepimiz onun içindeyiz; bizim içimizde yaşayıp ölümsüzleşen bir karakter” ifadesini kullanmıştır. Maqroll, denizlerde çalışan, karaya adım attığında ise ormanlarda kaybolan ve yaşadığı maceraları yazdığı defterlere kaydeden bir gezgindir.

1986 yılında Tropik Güncesi ile başlayan serüveninde, Maqroll bilinmeyen sulara açılırken birçok öykü yakalamakta; monotonluğa meydan okurken boğucu iklimlerde hem ruhsal çöküş yaşamakta hem de hüzün içerisinde kaybolmaktadır. Denizci kimliğiyle hatırladığı geçmiş anılarını unutma eğiliminde olan Maqroll, bu unutulmuşluk hislerini günlüğüne yazarak bastırmaya çalışmaktadır.

Yağmurlarla Gelen Ilona
Yağmurlarla Gelen Ilona, Álvaro Mutis, Çevirmen: Pınar Savaş, 116 s., Yedi Yayınları, 2024

Maqroll, derin dramlar ve lirik hikâyelerin anlatıcısı olarak fiziksel ve ruhsal boyutlar arasında gidip gelirken, sorulara ve cevaplara dikkat çeker. Zamanla zamansızlığın pençesine düşen bu deniz maceraperestinin öyküleri Yağmurlarla Gelen Ilona ile devam eder. Mutis, bu eserde Maqroll’u, umudunu yitirme noktasına gelmiş bir karakter olarak sunar; çalıştığı gemi Hansa Stern’in elinden alınmasının ardından Panama City’ye gelir ve geçişkenliğin içindeki anlamsızlıklarla dolup taşan hayatı karşısında durmak zorunda kalır. Hayatının ilginç kesişim noktalarından biri ise eski dostu ve sevgilisi Ilona Grabowska’nın tekrar karşısına çıkmasıdır. İkili, Panama City’den kaçma planı yaparken beklenmedik olaylarla ve insan doğasının karanlık yönleriyle yüzleşmek zorunda kalır.

MUTLAK SORUMSUZLUK VE BELİRSİZLİK

Maqroll, Panama City’ye ayak basar basmaz karşılaştığı belirsizlik ve umutsuzluk duygusuyla baş başa kalır. Gemideki deneyimlerini ve kaptanının yanındaki serüvenlerini hatırlayan Maqroll, muhtemel felaketlerin ardı ardına geldiği dönemlerde aşkın metafizik bir anlam taşımadığı düşüncesindedir. “Şanssızlık bizim dışımızda belirlenmiş bir alandan oluşur” diyerek kendi gözlemlerini paylaşır. Bu çalkantılı deniz yolculuklarında, hayatının pek çok köşesini tanıdığı kişilerin hatıralarıyla dolu dolu bir geçmişe sahiptir.

Yıllarca denizlerde ve ormanlarda dolaşan Maqroll, bu sefer tıkanmış bir sokakta kaybolmuş gibi duyumsar. Panama City’nin geçici bir yer olduğuna dair hislerini dile getirir: “Şu şehir, gelip geçenlerin iz bırakmadığı bir geçiş noktasıydı.” Maqroll, bu alışılmadık şehrin karmaşasında kaybolmayı ve buradaki zorlukları aşmayı öğrenmek zorundadır. Hızla geçişken olan şehrin, hem kayıtsız bir finans merkezi olması hem de ihmalkar bir ruhla dolup taşması Maqroll için yeni bir sefalet hikâyesini beraberinde getirmektedir.

AĞLARINI ÖREN HAYATIN HİKAYESİ

Maqroll, yeniden hayata dönebilmek umuduyla Ilona’yla karşılaşmanın getirdiği kaygı ve mutluluğun iç içe geçtiği bir an yaşar. Eski bir dostluğun yeniden dirilişi, denizde patlayan fırtınalar gibi bir hızla gerçekleşir. Maqroll, geçmişte Ilona’nın hayatında bıraktığı etkileri; Napoli ve Trieste kökenli ailesinin mirasını düşünerek sorgular.

Yağmurlar eşliğinde yeniden bir araya gelmenin, ona felaketlerden kurtuluş sunmasını ümit eden Maqroll, şehirden çıkarak eşitliğinden ki değerli şeyleri korumak adına yollar arar. “Radikal bir çözüm bulmalıyım” diyerek yola çıkar; yasa dışı bir dizi işin içindeyken başlarına neler geleceğini düşünerek kaygılanır.

Mutis, varlığın ve yokluğun, umudun ve umutsuzluğun iç içe geçtiği bu serüvenle okuyucuyu derin bir yolculuğa çıkarır. Maqroll’un karşılaştığı her engel, karakterlerin yaşamlarında karşılarına çıkacak belirsizlikleri ve gerilim alanlarını artırmaktadır. Mutis ile Maqroll’un hikâyesi, yaşamın karmaşıkları içinde umut ve çaresizlik arasında süzülürken, ölümlülüğün ve hatıraların derin izini bırakmaktadır.

“`